Arjantin sineması devasa bir krizle karşı karşıya. Javier Milei’nin popülist sağ iktidarı, ülke sineması için hayati bir role sahip olan Instituto Nacional de Cine y Artes Audiovisuales’e devlet desteğini kesti.
Javier Milei kasım ayında Arjantin’deki genel seçimleri kazandığında, zafer kutlamalarını dehşet içinde izleyen yüzde 44’lük kesimin baktığı yerden Arjantin’in geleceği pek de aydınlık görünmüyordu. Bizim de pek aşina olduğumuz bu, işlerin daha da kötüye gitmek üzere olduğu hissi, Milei’nin durumunda ayan beyan ortadaydı. Zira kendisi seçim kampanyasını sürdürdüğü aylar boyunca Arjantin için planlarını açık açık dile getiriyor, ülkenin en hayati kurumlarının içini nasıl boşaltacağını hevesle anlatıyordu. Milei’nin sağ liberteryenizm makyajı altında kalabalıklara pazarladığı bu delice vaatleri, iktidarının üçüncü ayında gerçeğe dönüşmeye başladı.
1968 yılında kurulan ve o günden beri Arjantin sineması için hayati bir rol üstlenen Instituto Nacional de Cine y Artes Audiovisuales (Ulusal Sinema ve Görsel-İşitsel Sanatlar Enstitüsü), geçtiğimiz günlerde tüm devlet desteğini yitirdi. Arjantin sinemasındaki yeri bizdeki Kültür Bakanlığı Sinema Destekleme Kurulu’na denk gelen -tabii daha bağımsız versiyonu- INCAA’ya para akışının kesilmesi, Arjantin sinemasını derin bir krizin içine attı. Ülkede üretilen film sayısının kayda değer ölçüde azalması bekleniyor. Deadline’a konuşan Arjantinli yapımcı Axel Kuschevatzky, ülkede üretilen film sayısının 200 civarından bir avuca düşeceğini, bunların da dijital platformlar tarafından hayata geçirilen işler olacağını söylüyor.
Milei iktidara geldikten sonra Arjantinli sinemacılar bu yıkıcı kararı durdurmak için birlik olup direndiler, hatta uluslararası camiadan Pedro Almodóvar, Alejandro González Iñárritu, Justine Triet, Isabelle Huppert gibi önemli isimlerin desteğini de aldılar ama günün sonunda bu direniş yeterli olmadı. Günün sonunda Milei’nin popülist sağ iktidarı kazandı.
Devlet desteğinin kesilmesi, INCAA’nın sadece film fonlamasını değil, diğer faaliyetlerini sürdürmesini de imkânsız hâle getirebilir. Nitekim Mar del Plata Uluslararası Film Festivali gibi INCAA öncülüğünde düzenlenen film festivallerinin geleceği de tehlikeye girmiş durumda.
Sadece son 20 yılda The Headless Woman’dan The Secret in Their Eyes’a, Zama’dan The Delinquents’a ülke sınırlarının ötesinde de büyük etki yaratmış sayısız film çıkaran Arjantin sinemasının, aklını yitirmiş bir politikacının saçmalıkları yüzünden bir anda varoluşsal bir krize savrulması, binlerce kilometre öteden izleyen bizler için bile kolay hazmedilebilir bir şey değil. Özellikle de bu kadar tanıdık gelirken. Ama biliyoruz ki Arjantin sineması bu krizi er geç atlatacak ve belki de bu krizden uzun yıllar unutamayacağız filmler çıkacak. Kruşçev çözülmesinden çıkan filmlerden Çek Yeni Dalgası’na kadar, tarih bunun örnekleriyle dolu.