Kanun Hükmü belgeseli festival programından çıkarıldı; Antalya jürisi görevi bıraktı

Kanun Hükmü

AKP iktidarının sinemamız üzerinde yarattığı tahribatın en önemli göstergelerinden biri de sansür. Dijital platformlardan vizyon filmlerine kadar her alanda bu sansürün ve daha derinden sessizce ilerleyen sistematik apolitikleştirmenin eserlerini görüyoruz. Üstelik bu sansür mekanizmasının eli film festivallerine kadar uzanıyor. Bunu 2014 yılında Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek’te net bir şekilde görmüştük. 51. Antalya Film Festivali’ne seçilen Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek, festival yönetimi tarafından sansürlenmiş ve festival programından çıkarılmıştı. Sonrasında yaşananlar Antalya Film Festivali’nde yıllarca Ulusal Yarışma düzenlenememesine kadar uzadı. Aradan dokuz yıl geçti, festival yönetimi değişti; fakat sansürün Antalya Film Festivali’ne uzanan eli bir yere kaybolmadı. Nitekim bugün Kanun Hükmü filmine uygulanan sansürle bir kez daha tüm çıplaklığıyla karşımıza çıkmış durumda.

Antalya Film Festivali, 22 Eylül’de bir açıklama yayınlayarak festivalin Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda yer alan Kanun Hükmü filminin festival programından çıkarıldığını duyurdu. Festival direktörü Dr. Ahmet Boyacıoğlu’nun imzasını taşıyan bu açıklamada, Kanun Hükmü belgeselinde yer alan kişilerden biri hakkında devam eden bir yargı süreci olduğu, dolayısıyla bu yargı sürecini etkilememek adına filmin programdan çıkarıldığı söyleniyordu. En hafif tabiriyle abes bir gerekçeydi. Zaten festival yönetiminin bile bu gerekçenin kabul göreceğine inandığını düşünmüyorum. İktidarın sansür mekanizması, Kanun Hükmü’nü sakıncalı bulmuştu ve festival de kendisine söyleneni yapıyordu. Nitekim Gazete Duvar’dan Anıl Mert Özsoy da bu olayın kamuoyuna yansımasından kısa süre sonra hazırladığı haberinde bu baskıya dair detayları paylaştı:

“Gazete Duvar’a konuşan festival kaynakları, filmi seçkiden çıkarma kararının ardında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın talimatının olduğunu öne sürdü. Yine aynı kaynaklar bakanlığın Antalya Büyükşehir Belediyesine ulaşarak, belgesel filmin seçkiden çıkarılmaması halinde finansal desteğini çekeceğini aktardığını iddia etti.”

Nejla Demirci‘nin imzasını taşıyan Kanun Hükmü belgeseli, kanun hükmünde kararname ile görevlerinden ihraç edilen doktor Yasemin Demirci ve öğretmen Engin Karataş’ın hikâyesini anlatıyor. Sansür kararı sonrası Demirci’nin paylaştığı bilgilere göre film zaten daha yapım aşamasında sansür mekanizmalarının radarına takılmış, o dönem filmin hayata geçirilmesi, Anayasa Mahkemesi’nin Demirci’yi haklı bulmasıyla mümkün olmuştu. Ancak AKP iktidarının sansür mekanizması elbette gözünü Kanun Hükmü’nün üzerinden çekmedi ve filmin önünü kesmek için eline geçen ilk fırsatta yeniden devreye girdi.

Bu kez sinema dünyasının Antalya Film Festivali’ne tepkisi daha sert oldu

Antalya Film Festivali bir kez daha sansüre göz yumdu, iktidarın baskısı üzerine yine bir filmi programından çıkardı. Ancak bu kez sinema dünyasının tepkisi, 2014’ten daha sert oldu. Belgesel Sinemacılar Birliği, Oyuncular Sendikası, SİYAD gibi meslek birlikleri yayınladıkları açıklamalarla bu açık seçik sansüre tepki gösterdi. Kanun Hükmü filminin festival programına yeniden dâhil edilmesi için çağrı yapıldı.

Sinemacılardan ve sinema meslek birliklerinden gelen bu tepkilerin her biri kıymetli olsa da asıl fark yaratacağını düşündüğüm tepki festivalin jüri üyelerinden geldi. Bu yıl Antalya Film Festivali’nin farklı bölümlerinde jüri olarak görev yapmaya hazırlanan pek çok isim, ortak bir açıklama yayınlayarak, Kanun Hükmü belgeseli festival programına geri alınmadığı takdirde, festivalde jüri üyesi olarak görev almayacaklarını duyurdu. Açıklamada Demet Akbağ, Ayşegül Aldinç, Onur Saylak, Özcan Alper, Mehmet Günsür, Ali Aga, Sema Kaygusuz, Behiç Ak, Zeynep Dadak, Deniz Tortum, Elif Refiğ, Hazar Ergüçlü, Paolo Bertolin, Ali Ercivan, Hakan Bıçakcı, Anna Maria Aslanoğlu, Ezel Akay, Engin Palabıyık, Senem Erdine ve Ahmet Gürata’nın imzası yer alıyordu.

Jüri üyelerinin bu takdire şayan tutumu, bu kez sansürün Antalya Film Festivali’nin yanına kâr kalmayacağını açıkça göstermiş oldu. Bu noktada, Antalya Film Festivali’nin bu yılki akıbeti belirsiz hâle gelmiş durumda. Çünkü Gazete Duvar’ın da paylaştığı üzere hükûmet baskısı çok net ve festival yönetiminin bu baskıya karşı durması pek olası görünmüyor. Kanun Hükmü festival programına geri alınmadığı takdirde de jüri üyelerinden ulusal yarışmalardaki diğer yönetmenlere kadar geniş bir kitlenin festivali boykot edeceği açıkça görülüyor. Hâl böyleyken Antalya Film Festivali’nin bu yıl olağan şekliyle düzenlenemeyeceği kesinleşmiş durumda. Şimdi festival yönetimi için karar vakti: Sansüre boyun eğip, buna rağmen bir kez daha de fakto olarak festivali düzenleyemez hâle gelmek mi, yoksa sansüre karşı çıkıp sinemamız üzerindeki karanlık eli kendisini açık açık göstermeye zorlamak mı?