Hollywood’un filmlere ve dizilere ideolojik mesajlar yerleştirme, bu mesajlar üzerinden belli başlı görüşleri topluma dayatma hastalığı, özellikle son yıllarda iyiden iyiye rahatsız edici bir hâl almış durumda. Artık izleyici nezdinde de alerji yaratmaya başlamış bu ideolojik mesaj çılgınlığı, son dönemde sinema dünyasından önemli isimler tarafından da gündeme getirilmeye başladı. Bu hafta bu isimlere Kenneth Lonergan da katıldı.
Margaret ve Manchester by the Sea gibi şahane filmlerin yönetmeni olan Kenneth Lonergan, Hollywood‘da bir süredir devam eden ideolojik mesaj kaygısının sinemaya zarar verdiğini söyledi. Yönetmen, Observador’a verdiği röportajda şu ifadeleri kullandı:
“Kurmaca aracılığıyla mesaj verme çağındayız. Oldukça rahatsız edici bir dönem. Umarım son bulur. Sorunun kaynağı her zaman meselelerin doğru tarafında olduğuna inanan insanlar… Propaganda kötü filmler doğurur. Amerikan sineması bundan uzak durmalı. İşin içine politik davalar karıştığında sinema basitleşmeye başlar. Filmler bir hikâye olmaktan çıkıp bir görüşe dönüşür. Bir bakış açısına sahip olmakla, bir film aracılığıyla mesaj vermek arasında fark var. (İkincisini yaptığınızda) karakterleri manipüle edip, onlara normalde söylemeyecekleri şeyler söyletmeniz gerekiyor. Politik bir film büyük iş başarabilir ama iyi olması lazım (…) Şu anda mesaj verme çağındayız ve ortaya koyulan işler kötü. Bana kalırsa insanlar bundan bıkmaya başlamış durumda.”
Kenneth Lonergan gibi saygın yönetmenlerin bu meseleyi gündeme getirmesi önemli. Çünkü Hollywood’da yaşanan bu değişimin, sosyal medyada “woke kültür sinemayı bitirdi” gibi laflar ederek tartışmaktan biraz daha ciddi bir düzlemde ele alınması gerekiyor. Belki o zaman bu değişimin neye hizmet ettiğini ya da ne gibi sonuçlar doğurabileceğini daha iyi anlayabiliriz.