Artık beşinci gününü geride bırakmış olan 77. Cannes Film Festivali, 12 gün boyunca gerek Ana Yarışma‘da gerek paralel seçkilerde merakla beklenen filmleri sinemaseverlerle buluşturacak. Dolayısıyla Cannes Film Festivali, yıl boyunca adından söz ettirecek filmlere dair ilk yorumları da duyduğumuz yer olacak. Nitekim daha şimdiden gösterimi gerçekleşen filmlere dair ilk eleştiriler yayınlanmaya başladı. Biz de Indiewire, The Film Stage, ScreenDaily, Little White Lies gibi saygın mecralarda yayınlanan eleştirileri tarayarak, bu filmlerin eleştirmenlerden nasıl yorumlar aldığını derledik.
“Cannes Film Festivali: Eleştirmenler Ne Diyor” serimizin beşinci sayısında; Altın Palmiye yarışına üst sıralardan giren The Substance, David Cronenberg’in yeni filmi The Shrouds, Sean Baker’dan Anora ve Paolo Sorrentino imzalı Parthenope var.
2024 Cannes Film Festivali: Eleştirmenler Ne Diyor #5
The Substance (Yön: Coralie Fargeat)
MetaCritic Puanı: 83 / Rotten Tomatoes Yüzdesi: 92
Jordan Ruimy / World of Reel (A-):
“Aman aman! Coraline Fargeat’ın şimdiden bir body-horror klasiği olan The Substance’ı şu ana kadar Cannes’da izlediğim en iyi film. Hollywood’un kadın güzelliğiyle takıntısını ele alan korkusuzca bir taarruz -Ses, görsellik ve kan.”
David Ehrlich / IndieWire (A-):
“Coraline Fargeat’in, bir kadının değerinin ‘sikilebilirliği’ ile ölçülmesine duyduğu öfkeyle sızlayan bu çılgın deneyinden çıkan sonuç, Freaky Friday, All About Eve ve Andrzej Żuławski’nin Possession’ının bir karışımı gibi. Bir çocuğun anlayacağı kadar basit ama bir yetişkine ağzındakini tükürtecek kadar tiksinç. Midesi kaldıranlar, bu yılın en hastaca eğlenceli sinema deneyimiyle ödüllendirilecek…”
Damon Wise / Deadline:
“Coralie Fargeat, kanla ve çeşitli vücut parçalarıyla bezenmiş çılgınca bir senfoniyle son bulan huzur kaçırıcı, rüyavari bir korku filmiyle eğlence dünyasındaki ageism’i ve seksizmi hedef alıyor. David Lynch’in Muholland Drive’ı ile David Cronenberg’in Dead Ringers’ının bir kapta eritildiğini düşünün, sonra Demi Moore ve Margaret Qualley’nin inanılmaz derecede dinamik birleşimini ekleyin, bunu Fargeat’in aşırı satüre edilmiş hayal gücünün canlı renk paletinden geçirin ve son olarak da üzerine biraz da J.G. Ballard serpiştirin; İşte karşınızda bu yılın en muhteşem janr filmi.”
Gregory Elwood / The Playlist (A-/B+):
“Fargeat’in yaşlanma ve kendinden nefret etme üzerine cesur bir inceleme olan son filmi, tam anlamıyla görsel bir şölen; Ve başrol oyuncuları Demi Moore ve Margaret Qualley’den iki muhteşem performans barındırıyor.”
Matt Neglia / Next Best Picture:
“Coralie Fargeat tüm zamanların en iyi body-horror filmlerinden birini az önce Cannes’da izlettirdi. Güzelliğe ve kendi görünümümüze dair kaygılı takıntılarımızı paramparça eden bir ses, öfke ve grotesk gore taarruzu. Yaşlanmanın kaçınılmazlığını, insanın midesini kaldıracak, korku hayranlarına ise yoğun ses tasarımından ve pratik efektlerinden hastalıklı bir keyif aldıracak şekilde ele alıyor. Demi Moore yıllardır üstlendiği en iyi rolde müthiş; Margaret Qualley ise neden bugün çalışan en cesur oyunculardan biri olduğunu bir kez daha ispatlıyor.”
The Shrouds (Yön: David Cronenberg)
MetaCritic Puanı: 55 / Rotten Tomatoes Yüzdesi: 57
Jordan Ruimy / World of Reel:
“Bunu söylemeyi hiç istemezdim ama David Cronenberg’in The Shrouds’u tam bir hayal kırıklığıydı. Bir önceki filmi Crimes of the Future’ı çok sevmiştim ama bu son filmi karışık bir fikirler denizinde kayboluyor. Film beni hem büyüledi hem hüsrana uğrattı. İlk bir saati büyüleyiciydi ama sonra komplo teorileriyle dolu anlaşılması güç bir olay örgüsüne dönüştü.”
David Ehrlich / IndieWire (A-):
“Yönetmenin eşinin ölümünden ilham alan The Shrouds, anca David Cronenberg’in çekmeyi düşüneceği türden bir yas öyküsü: Alaycı, duygusuz ve sanki filmin kendisi de ölü katılığından muzdaripmiş gibi soğuk; Sanki resimler projeksiyondan perdeye yaptığı o kısa yolculuğun bir noktasında ölmüş gibi. Başka ne beklerdiniz ki zaten?”
Bilge Ebiri / Vulture (50):
“Ne yazık ki The Shrouds içinde dolaşan onca fikre rağmen, gerçek bir uzun metraj filmden ziyade bir film hakkında alınmış bir dizi ilgi çekici nota benziyor. (…) The Shrouds’un büyük bölümü pekâlâ The Shrouds adlı çok ilginç bir Cronenberg filmi hakkında birilerinin hazırladığı bir video essay de olabilir.”
Leslie Ferperin / The Hollywood Reporter (50):
“Seks, ölüm ve teknolojinin kokuşmuş karışımı sıkı Cronenberg hayranları için bir afrodizyak olabilir belki ama sıradan izleyiciler muhtemelen tüm bunları yalapşap ve yeterince geliştirilmemiş bulacaktır. Görüntü yönetmeni Douglas Koch’un ışıklandırması her zamankinden sönük görünüyor; Sahnelerin çoğu uzun bir günün sonunda ilk ya da ikinci denemede çekilmiş ve sırf prodüksiyon ilerlesin diye kabul edilmiş gibi duruyor. O eski Cronenberg filmlerini unutulmaz kılan coşkudan, zekadan veya mucitlikten eser yok ki bu da hâlihazırda melankolik olan bu işi izlemeyi daha da üzücü kılıyor.”
Stephanie Bunbury / Deadline:
“Özgün bir sinemacı olarak Cronenberg’den pek çok şey bekleyebilirsiniz -çarpık mizah, ölçülü bir tempo, mekruh bir çamur içinde keyifle debelenme- ama anlatısının parçalara bölünüp saçılmasını beklemezsiniz.”
Anora (Yön: Sean Baker)
MetaCritic Puanı: 87 / Rotten Tomatoes Yüzdesi: 100
Peter Debruge / Variety (90):
“Sean Baker, Anora’yı bir Külkedisi hikâyesi olarak tanımlıyor ama Disney World’ün yanında geçen The Florida Project ne kadar masalsa Anora da o kadar Külkedisi. Baker’ın baltalayıcı bir şekilde romantik, özgür ruhlu seks komedisinin yanında Pretty Woman Disney filmi gibi kalıyor.”
David Rooney / The Hollywood Reporter (80):
“Red Rocket’ta da çalıştığı görüntü yönetmeni Drew Daniels’la yeniden bir araya gelen Sean Baker, bu kez 35mm anamorfik lensler kullanarak filmin farklı mekânlarına kendi özgün enerjilerini, özgün renk paletlerini ve ışıklandırma tekstürlerini veriyor. Bir 10-15 dakika daha kısa olabilirmiş gibi görünse de Anora; sınıf, ayrıcalık ve gelir farkı gibi konulara değinen son derece tatmin edici bir film. Yönetmen, Amerika’nın görülmeyen alt sınıfındaki karmaşık yaşamların anlatıcısı olarak kendi nişini sahiplenmeye kararlı bir şekilde devam ediyor.”
David Ehrlich / IndieWire (A):
“Haşarı bir fantezi gibi başlayıp sesli güldüren bir direksiyon kırmanın ardından Uncut Gems sularına geçen bu şahane komedide Mikey Madison unutulmayacak bir performansa imza atıyor.”
Wendy Ide / ScreenDaily (90):
“Sean Baker’ın kaotik, karizmatik seks işçilerine hayranlığı, 2018’de geçen ve New York’tan Las Vegas’a uzanan çılgınca eğlenceli bir komedi filmi olan Anora’yla devam ediyor. Zaman zaman eskortluk da yapan, gözü pek egzotik dansçı Anora rolündeki Mikey Madison gerçek bir keşif.”
Parthenope (Yön: Paolo Sorrentino)
MetaCritic Puanı: 54 / Rotten Tomatoes Yüzdesi: –
David Ehrlich / IndieWire (50):
“Paolo Sorrentino, dünyanın en güzel kadını için hayat nasıl olurdu sorusunun cevabını hayal etmeye çalışırken kendisini deliliğe sürüklüyor.”
(…)
“Sorrentino, hayatın kendisinden ziyade soyut ideallerle meşgul olan sere serpe bir beden şöleniyle bilindik saçmalıklarına geri dönüyor. Bir kez daha seks din gibi, din de seks gibi hissettirene kadar kutsallıkla kâfirlik arasındaki çizgiyi bulanıklaştırdığı aşırı gösterişli bir filme imza atıyor ve bir kez daha gençliğin ve muhteşem güzelliğin tılsımlı şarkısına çekiliyor.”
David Rooney / The Hollywood Reporter (50):
“Paolo Sorrentino’nun doğup büyüdüğü şehir olan Napoli’ye sevgisini sergilediği üst üste ikinci filmi olan Parthenope’ta takdir edilecek çok şey var. En azından ilk başta; Filmin çok fazlalığı devreye girmeden ve hikâyenin merkezindeki karakter ilgi çekiciliğini yitirip sadece arkasında ne olup bittiğine dair pek bir şey göremediğimiz gizemli bir deniz kızına dönüşmeden önce. Hand of God, yönetmenin gençlik anılarıyla ışıldarken, o filmin son derece kişisel doğası ve samimiliği burada gereksiz gösteriş tarafından boğuluyor.”
Lee Marshall / ScreenDaily (50):
“Napoli’nin umutsuz güzelliğine yazılmış bu süslü, şehvetli, arzuyla dolup taşan aşk şarkısı, öyle yoğun ve göz kamaştırıcı bir erkek bakışına sahip ki sette başka bir ışıklandırmaya ihtiyaç duyulmamış olabileceğini düşünüyorsunuz. Bu bakış filme adını veren ana karakter üzerinde toplanıyor; 1950’de doğmuş, Napoli’nin yerini aldığı eski Yunan şehrinin doğuşuyla özdeşleşen efsanevi deniz kızından adını alan Napolili bir güzel.”
“Celeste Dalla Porta’nın ilk filmindeki ışık saçan performansına laf edilemez. Sorun karakterinin objeleştirilmesinde. Bir de Sorrentino’nun burada The Great Beauty’dekinden bile daha pervasızca sergilediği, gösterişli görsel-işitsel tabloları anlatısal tutarlılığının üstüne koyma huyunda.”
Siddhant Adlakha / Variety (90)
“Paolo Sorrentino’nun, memleketi Napoli’de doğmuş genç bir kadına odaklanarak on yıllarca süren bir hikâye anlattığı bir drama olan Parthenope, sinematik güzellik üzerine yazılmış zarif bir eser. (Parthenope’un) doğumunu, ergenliğindeki gençlik heyecanıyla dolu yazlarını ve genç yetişkinliğinde savrularak geçirdiği yıllarını anlatan film, insanların ve mekânların nasıl görüldüğü ve kendilerini nasıl gördüğü üzerine mest edici bir meditasyon.”