Variety, aralarında Christopher Nolan, Alfonso Cuaron, Michael Mann, Barry Jenkins gibi isimlerin yer aldığı yönetmenlere, 2024’teki favori filmlerini sordu. Bu yönetmenler de 2024’te kendilerini etkileyen filmlerden birini seçerek o filme dair kısa bir yazı kaleme aldılar. Pek çok yönetmen tercihlerini I’m Still Here, Nosferatu, Nickel Boys gibi övgü kazanan yapımlardan yana kullanırken, Christopher Nolan 2024’te ön plana çıkarmak istediği film olarak Gladiator II‘yi seçti ve hem yeni Gladiator filminden hem de Ridley Scott’tan övgüyle söz ettiği bir yazı kaleme aldı. Söz konusu bu yazının çevirisini altta bulabilirsiniz:
“Ridley Scott’ın ilk Gladyatör filminde Maximus bize ‘Eğlenmiyor musunuz?” diye sorar ve neden bir film aracılığıyla Kolezyum’u ziyaret ettiğimiz sorusuyla yüzleşiriz. Scott, Roma kültürüne dair içgörüler için orada olmadığımız biliyor; Kendi karanlık arzularımızı rahat bir şekilde görmek için oradayız. Ama Scott günümüzle paralellik kurmaya kalkışmayacak kadar deneyimli bir yönetmen. Gladiator 2’nin dünyasının kendi adına konuşmasına izin veriyor ve bizi çılgın, abartılı bir yolculuğun tadını çıkarmaya davet ederek bir kez daha kim olduğumuzu gösteriyor. Kolezyumda neden köpekbalıkları var? Çünkü biz onları talep ediyoruz ve Scott da ustalıkla onları bize veriyor. O, oyunların kamuoyunu manipüle etmek için nasıl kullanıldığını ortaya koyarken, biz de kendi toplumsal arenamızın kuma yansıyan gölgelerini görmekten kendimizi alıkoyamıyoruz.
Uzun zamandır beklenen devam filmlerinin en iyileri gibi, Gladiator 2 de aynı anda hem bir yeniden çevrim hem de bir devam filmi olmak zorunda. Orijinal filmin özgün ruhuyla devam filminin merkezinde yer alan temanın yayılmacı taleplerini dengelemeyi başarması ve bir ömür boyu edindiği deneyimle tonu kontrol edebilmesi Scott’ın dehasının bir kanıtı. Scott yarattığı aksiyon sahneleri ile de çıtayı yükseltiyor: Olağanüstü, son derece dikkatli, çoklu kamera mizanseni (ki bu ilk filmden çok farklı) ile aksiyonu ustaca net ve nefes kesici sekanslara dönüştürüyor. Ortaya çıkan sonuç sadece eğlendirmiyor, aynı zamanda bizi filmin temalarının farkına varmaya itiyor. Çok az sinemacı bu denli görünmez bir şekilde birden fazla düzeyde çalışmıştır. Blade Runner’dan Thelma and Louis’e ve Gladiator 2’ye kadar pek çok filmde, Scott’ın sanatının görsel yoğunluğu altta yatan tematik netlik için bir tampon görevi görüyor.
Ne kadar başarılı olsa da Scott’ın sinematik hikaye anlatımının evrimine yaptığı katkı hiçbir zaman gerektiği kadar takdir edilmedi. Onun ve 1970’lerin Britanya adasından yönetmen arkadaşlarının sinemaya getirdiği görsel yenilikler çoğu zaman yüzeysel bulunarak reddedildi. Ancak dönemin eleştirmenleri asıl noktayı gözden kaçırdı: Gösterişli fotoğraflar ve titiz tasarımlar filmlerin görsel diline yeni bir derinlik kazandırdı, mizansenler bize tasvir ettikleri dünyaların nasıl hissettirebileceğini anlattı. Bu durum, Gladiator 2’de Paul Mescal’in ilk filmdeki buğdaydan elde edilen tahılı nazikçe kucakladığı, ustaca çekilmiş açılış sahnesinde hiç olmadığı kadar net görülüyor.”