Brady Corbet: Bazı arthouse filmleri de gişe filmleri kadar algoritmik

Brady Corbet

Bu yılın en iyi filmlerinden ikisine imza atan iki yönetmen, Sean Baker (Anora) ve Brady Corbet (The Brutalist), Variety’nin Directors on Directors serisi için bir araya geldi. İkisi arasında gerçekleşen sohbet sırasında Brady Corbet, arthouse filmlere dair yeterince konuşulmayan bir gerçeği gündeme taşıdı.

Gişe filmlerinde olduğu gibi arthouse sinemada da belli başlı algoritmalara göre hareket edildiğine dikkat çeken Corbet, şu ifadeleri kullandı:

“Arthouse filmleri severim. Ama bence arthouse filmler de algoritmik olma konusunda çoğu zaman gişe filmleri kadar suçlu olabiliyorlar. Bir film festivalinin jürisindeyken, birbirine biraz fazla benzeyen yirmi filmi üst üste izlediğiniz oluyor. Bu yüzden alternatif sinemayı, alternatif müziği ve alternatif edebiyatı canlı tutmanın önemli olduğunu düşünüyorum.”

Bu konuda Corbet’e katılmamak elde değil. Arthouse sinemayla uğraşanlar bir yandan büyük bütçeli gişe filmlerini algoritma ürünü olmakla suçlarken, diğer yandan kendi algoritmalarını yaratıp onu takip ettiklerini fark bile etmiyorlar. Bu alanda en çok ses getiren filmlere baktığımızda bile hep benzer konuları işleyip, benzer şeyler söyleyen filmler görüyoruz. Üstelik sadece anlatı açısından değil, yapısal olarak da özgün işlerin sayısı gitgide azalıyor. Arada bir Apichatpong Weerasethakul, Jane Schoenburn, Quentin Dupieux ya da Guy Maddin gibi birileri çıkıp gerçek anlamda orijinal işlere imza atmasa, bu tarz filmlerin neye benzediğini bile unutacağız. Bu yüzden Brady Corbet gibi yılın en çok konuşulan yönetmenlerinden birinin bu konuyu gündeme taşıması önemli.