The Brutalist filminden ilk fragman yayınlandı

The Brutalist

Birçok eleştirmen tarafından bu yılın en iyi filmi olarak nitelendirilen The Brutalist’ten ilk fragman yayınlandı. Brady Corbet imzalı The Brutalist, Ayn Rand klasiği The Fountainhead’e öykünen 3.5 saatlik bir epik olarak tanımlanıyor.

Daha çok oyuncu kimliğiyle tanınan Brady Corbet, The Childhood of a Leader ve Vox Lux’tan sonra bu kez de 3.5 saatlik bir dönem filmi çekeceğini açıkladığında, pek çok kişi bu projeye şüpheyle yaklaştı. Çünkü tarif edilen film, Brady Corbet gibi bir yönetmenin pek altından kalkamayacağı bir işe benziyordu. Corbet, yalnızca Ayn Rand klasiği The Fountainhead’e öykünen 3.5 saatlik bir epik çekmekle kalmayacak, aynı zamanda bunu 70mm film kullanarak yapacaktı.

Bu yüzden The Brutalist Venedik Film Festivali’nde prömiyerini yaptığında, salonda filme temkinli yaklaşan bir kitle vardı. Ancak The Brutalist, Venedik’te beklentilerin bile çok üzerinde bir etki yarattı. Brady Corbet’in filmi Altın Aslan’ı kazanamadı belki ama eleştirmenler tarafından övgülere boğuldu. Pek çok eleştirmen, The Brutalist’in yılın en iyi filmi olduğunu söylüyordu. Dahası film için “modern bir başyapıt” ve “bir Amerikan klasiği” gibi ifadeler kullanılıyordu. Rory O’Connor, Venedik’te filmi izledikten sonra şöyle yazacaktı: “Andrei Rublev’in muazzam hırsından ve Paul Thomas Anderson’ın Amerikan efsane yaratıcılığından izler taşıyan The Brutalist’te zaman ve tarih; muhteşem, melankolik bir dans sergiliyor. Yılın en iyi filmi olabilir.” Bu ve benzeri övgülerle göklere çıkarılan The Brutalist, Venedik sonrası en heyecanla beklediğimiz filmlerden birine dönüştü.

Filmekimi kapsamında Türkiye’deki sinemaseverlerle buluşan filmin Türkiye’de yaygın dağıtıma çıkıp çıkmayacağı belirsizliğini koruyor. Ancak film pek çok ülkede 20 Aralık’ta gösterime girecek. Bu yüzden A24 film için tanıtım çalışmalarına başlamış durumda. Nitekim bu hafta filmden ilk fragman ve afiş yayınlandı.

The Brutalist, Coppola’nın Megalopolis’iyle de benzerlikler taşıyan bir hikâye anlatıyor. The Fountainhead ve Megalopolis’te olduğu gibi burada da hikâyenin merkezinde, toplum tarafından cezalandırılan idealist bir mimar yer alıyor. Filmde Adrien Brody, vizyoner bir mimar olan László Toth’a hayat veriyor. László ve eşi Erzsébet, II. Dünya Savaşı sonrası yaşamlarını yeniden kurmak ve modern Amerika’nın doğuşuna şahit olmak için Avrupa’dan ayrılarak yeni dünyaya geliyor. Ancak László’nun karşına çıkan zengin bir müşteri, ikisinin de yaşamını sonsuza dek değiştiriyor.

Venedik Film Festivali’nde eleştirmenlerin filme dair yorumlarını derlediğimiz yazıya buradan ulaşabilirsiniz.

Haftanın Sinema Haberleri