Francis Ford Coppola, yeni filmi The Glimpses of the Moon’un çekimlerine önümüzdeki yılın ilk aylarında başlayacağını açıkladı.
Francis Ford Coppola, kendi parasıyla finanse ettiği Megalopolis’ten 100 milyon dolara yakın zarar edecek belki ama usta yönetmen buna rağmen sinemaya para yatırmaya devam ediyor. Coppola, önümüzdeki dönemde iki projesini daha kendi parasıyla hayata geçirecek. Bu iki filmin, Edith Wharton uyarlaması The Glimpses of the Moon ve Distant Vision olacağı kısa süre önce ortaya çıkmıştı. Yönetmen şimdi bu iki filmden ilkinin çekimlerine çok yakında başlayacağını söylüyor.
The Washington Post’a konuşan Francis Ford Coppola, noel kutlamalarını ailesiyle geçirdikten sonra Londra’ya gideceğini ve burada yeni filmini çekeceğini söylüyor. Yönetmenin “30’lar tarzı tuhaf bir müzikal” olarak tanımladığı bu film, The Glimpses of the Moon olacak.
Edith Wharton’ın Türkçeye “Ay’ın Parıltıları” adıyla çevrilen romanından uyarlanacak olan The Glimpses of the Moon, Leo McCarey’nin 1937 yapımı The Awful Truth filminden de ilham alacak. Her iki eser de anlaşmalı bir şekilde ayrılmaya karar verdikten sonra ayrılmanın o kadar da kolay olmadığını fark eden çiftlere odaklanıyor.
Filmin uyarlanacağı Edith Wharton romanının tanıtım yazısı şöyle:
“Nick ve Susy zengin arkadaşlarının imkânlarıyla yaşayan, onların bazı işlerinde yardımcı olup gelir elde eden iki gençtir. Şimdiye kadar para kazandıracak işlerde çalışmamışlar; bahşiş, bir iyiliğin karşılığı veya hizmet bedeli adı altında verilen paralarla geçinmişlerdir. Birbirlerine âşık olmalarına rağmen aralarında bir anlaşma yaparlar. Anlaşmaya göre, evlenecekler ve bir yıl zengin arkadaşlarının malikânelerinde balayı geçireceklerdir. Kendilerine düğün hediyesi olarak verilen yüklü çekler ve mücevherler de, bu sürede hayatlarını sürdürmeleri için sermayeleri olacaktır. Ve bir gün ikisinden biri iyi bir kısmetle karşılaşırsa, diğeri sorun çıkarmadan aradan çekilecektir. Susy’nin lükse düşkünlüğü ve sosyeteyle bağları, Nick’in ise daha ilkeli ve ahlaki değerlere bağlı olması aralarında bir uçurum yaratır. Nick göz yumamayacağı şeylere tanık olduğunda, biraz da kaçmak için uzun bir yolculuğa çıkar. Bu yolculuğu ona sunan zengin ailenin kızı, Nick için eş adayı olarak görünürken; Susy kendisine âşık bir lordla evlenmeyi düşünmeye başlar. Nick ve Susy hâlâ birbirlerini sevmelerine rağmen aralarındaki mesafe, gurur ve önyargıları onları giderek birbirlerinden daha da uzaklaştırır.”