Viggo Mortensen: “Eleştiri yazanların sinema tarihine ya da filmlerin nasıl yapıldığına dair bilgisi söz konusu olduğunda seviye gerçekten çok düşük.”
Geçtiğimiz ayın başında, The Acolyte dizisinin Rotten Tomatoes’taki akıl almaz puanından yola çıkarak günümüzün sulandırılmış “eleştirmen” kitlesine ve Rotten Tomatoes gibi platformların yarattığı tahribata değinmiştim. Şu anda sinemanın altını oyan en önemli sorunlardan biri olan bu “eleştirmen” kitlesinin vasıfsızlığı, sinemacıların da dikkatinden kaçmıyor. Son dönemde Paul Schrader ve Quentin Tarantino gibi sinemacılar tarafından gündeme taşınan bu husus, Viggo Mortensen‘in de dikkatinden kaçmamış.
Yönettiği ikinci filmi olan The Dead Don’t Hurt’ü kısa süre önce sinemaseverlerin beğenisine sunan Viggo Mortensen, artık bir yönetmen ve yapımcı da olduğu için eleştirmenlerin ne dediğine eskisinden daha çok dikkat ettiğini ve bu eleştirilere bakınca günümüzün film eleştirmenlerinin birçoğunun sinema tarihinden anlamadığını fark ettiğini söylüyor:
“Eleştiri yazanların sinema tarihine ya da filmlerin nasıl yapıldığına dair bilgisi söz konusu olduğunda seviye gerçekten çok düşük. Bazı iyi eleştirmenler var; Bazı yazarların filmlere dair yorumlarından ilgi çekici tartışmalar doğduğu oluyor ama durum iyi değil.”
Influencerlar ve bloggerlar’ın da içine katıldığı yeni nesil “eleştirmen” topluluğuna bakınca Mortensen’e katılmamak elde değil. Geçtiğimiz yıl Petzold’un Afire’ına dair eleştiri yazanlardan kaçı Éric Rohmer filmlerini izlemiştir acaba. Ya da Jean Vigo’nun, Maya Deren’in, Peter Watkins’in adını bile duymamış kaç kişi The Acolyte’ın “eleştirmen” puanına katkıda bulunmuştur. Özellikle ABD’deki “eleştirmenler” söz konusu olduğunda bu sayının üzücü derecede düşük olduğuna eminim. Bu husus İngilizce konuşulan dünyada daha belirgin olarak görülüyor olsa da aslında bizim buralara da sıçramış durumda. Influencerlar ve YouTuberlar bugün kendilerini film eleştirmeni olarak görüyor ve takipçilerine de o şekilde pazarlıyor. Üstelik etki alanları, en prestijli sinema yayınlarımızdan bile daha geniş. Maalesef bu durum yakın bir gelecekte değişecek gibi de durmuyor.