Bu yıl 4-13 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da başlayıp, 24 günlük yolculuğunu 27 Ekim’de İzmir’de noktalayacak olan Filmekimi, her yıl olduğu gibi bu yıl da heyecanla beklenen pek çok filmi Türkiye’deki sinemaseverlerle buluşturacak. Cannes, Venedik, Toronto gibi önemli film festivallerinde adından söz ettiren filmler, Türkiye prömiyerlerini Filmekimi kapsamında yapacak.
Filmekimi biletleri salı günü satışa çıktı. Ancak her yıl olduğu gibi bu yıl da biletler ilk olarak Lale Kart sahiplerine sunuldu. Genel satışlar ise yarın (27 Eylül) 10:30’da başlayacak.
Genel satış sırasında biletler hızla tükendiği için Lale Kart’ı olmayanların istedikleri filmlere bilet bulabilmek için çok daha hızlı davranması gerekiyor. Bu yüzden bir öncelik sırası belirlemek önemli. Öte yandan (kısıtlı sayıda basılacak ve 20 TL’ye satılacak olan Eczacıbaşı Genç Bilet’i saymazsak) bu yıl en düşük bilet fiyatı 185 TL. Bu da pek çok kişinin istediği her filme bilet bulabilse bile seçici davranması gerekeceği anlamına geliyor.
Biz de buradan yol çıkarak Filmekimi’ne bilet alacak olanlara yardımcı olabileceğini düşündüğümüz bir rehber hazırladık. Bu rehberde dikkat ettiğimiz başlıca iki kriter var: Birincisi filmlerin daha önce gösterildikleri festivallerde aldıkları yorumlar; ikincisi ise Filmekimi sonrası hangi tarihte erişilebilir olacakları. Bu iki kriteri göz önüne alarak hazırladığımız rehberi aşağıda bulabilirsiniz.
Filmekimi Bilet Seçme Rehberi – 2024
Kaçırılmaması Gerekenler
The Brutalist, MetaCritic puanı: 89
Brady Corbet (Vox Lux, The Childhood of a Leader)’in 70mm film kullanarak çektiği 3.5 saatlik filmi The Brutalist, bu yıl Filmekimi programındaki en merak uyandıran film olabilir. İdealist bir mimara odaklanmasıyla Ayn Rand klasiği The Fountainhead’e benzetilen, bu yönüyle Coppola’nın Megalopolis’iyle de oldukça benzer sularda yüzen The Brutalist, pek çok önemli eleştirmen tarafından bu yılın en iyi filmi olarak nitelendiriliyor. Eleştirmenlerin tanımlamak için “modern bir başyapıt” ve “bir Amerikan destanı” gibi ifadeler kullandığı The Brutalist’i bir an önce izlemek için sabırsızlanıyoruz. Yine de 3.5 saatlik süresi ve çetrefilli konusuyla The Brutalist’in herkese göre bir film olmadığı da aşikâr. Nitekim filmi övgülere boğanlar bile, bu filmin ana akım seyirci nezdinde karşılık bulmasının zor olduğunu kabul ediyor.
Aydınlık Hayallerimiz / All We Imagine as Light, MetaCritic puanı: 93
All We Imagine as Light, bu yıl ödülle döndüğü Cannes Film Festivali’nde eleştirmenlerden en yüksek puanı alan filmdi. Payal Kapadia’nın filmi, Altın Palmiye’yi kazanan Anora’dan bile yüksek puan aldı. O günden beri de övgülere boğulan, bu yılın en iyi filmlerinden biri olduğu söylenen All We Imagine as Light, Filmekimi’nde de kaçırılmaması gereken yapımlar arasında yer alıyor.
Cevher / The Substance, MetaCritic puanı: 77
The Substance, ödülle döndüğü Cannes Film Festivali’nin en beğenilen, en çok konuşulan filmlerinden biriydi. Cannes sonrası da bu durum değişmedi. Coralie Fargeat’nın, David Cronenberg’den izler taşıyan body-horror filmi, Cannes sonrası da övgü toplamaya devam ediyor. Nitekim film ödül sezonunda da adından söz ettirecek gibi görünüyor. The Substance, kan ve vahşet görmek istemeyenlere önerebileceğimiz bir film değil kesinlikle. Ama onun ötesinde bu yılın kaçırılmaması gereken yapımlarından biri olduğunu söyleyebiliriz.
The Substance, bir iki ay içinde MUBI’ye gelecektir. Ancak şu ana kadar gelen yorumlar, bunun sinemada deneyimlenmesi gereken bir film olduğunu söylüyor. Bu yüzden The Substance’a listenin bu kısmında yer vermeyi daha doğru bulduk.
Kutsal İncirin Tohumu / The Seed of the Sacred Fig, MetaCritic puanı: 84
Hapis cezasına çarptırıldığı İran’dan kaçmak zorunda kalan İranlı yönetmen Mohammad Rasoulof’un son filmi, dünya prömiyerini yaptığı Cannes Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nün sahibi oldu. İran’daki baskıcı rejimi, bu rejime hizmet edenler üzerinden anlatan film, eleştirmenlerden de genel olarak olumlu yorumlar aldı.
Büyük Tur / Grand Tour, MetaCritic puanı: 76
Grand Tour’un eleştirmen puanı listenin bu kısmındaki diğer filmlerden biraz daha düşük olsa da aslında Grand Tour, bu yıl Cannes’ın en beğenilen filmlerinden biriydi. Nitekim Cannes’da En İyi Yönetmen ödülünün de sahibi oldu. Yönetmen Miguel Gomes’in önceki filmleri gibi Grand Tour da herkese göre bir film değil kesinlikle. Ancak sinemada özellikle yapısal olarak yeni denemelere açık olanlar için kaçırılmaması gereken bir film. Cannes’daki eleştirmenlerin filme dair yorumlarını derlediğimiz yazıya buradan ulaşabilirsiniz.
Şans Verilebilecekler
Acı Gerçekler / Hard Truths, MetaCritic puanı: 87
Usta yönetmen Mike Leigh (Naked, Secrets & Lies)’in yeni filmi Hard Truth’un hem Cannes hem de Venedik tarafından geri çevrilmiş olması, filmin hayal kırıklığı yaratan bir iş olabileceği şeklinde yorumlandı. Ancak Hard Truths sonunda prömiyerini Toronto Film Festivali’nde yaptı ve gelen ilk yorumlar şaşırtıcı derece olumlu oldu. Saygın yayınların büyük bölümü filme çok yüksek puanlar vermiş durumda. Bu da filme dair merakımızı daha da arttırıyor. Ancak diğer yandan Cannes ve Venedik’in bu filmi neden geri çevirdiğini de merak ettiğimiz için, Hard Truths’u “Kaçırılmaması Gerekenler”e değil de “Şans Verilmeyi Hak Edenler”e aldık. Ancak ikisinin arasında bir yerde olduğunu söylemek en doğrusu olur.
Şişli Kız / Pigen med nålen / The Girl with the Needle, MetaCritic puanı: 82
Magnus von Horn (Sweat)’in imzasını taşıyan The Girl with the Needle, bu yıl Cannes Film Festivali’nde adından söz ettiren filmlerden biriydi. Eleştirmenlerden oldukça olumlu yorumlar alan film, daha sonra Danimarka’nın bu yılki Oscar aday adayı olarak seçildi. Danimarka’nın en ünlü seri katilinin gerçek hikâyesinden esinlenen The Girl with the Needle, bu konuyu özgün bir dille ele alması ve etkileyici görsel diliyle övgü toplamayı başardı.
Hala Buradayım / Ainda Estou Aqui / I’m Still Here, MetaCritic puanı: 80
I’m Still Here, yakın dönem Brezilya sinemasının önemli isimlerinden Walter Salles (Central Station, The Motorcycle Diaries)’in imzasını taşıyor. Salles’in 12 yıllık bir aranın ardından çektiği ilk uzun metrajlı olan I’m Still Here, dünya prömiyerini yaptığı Venedik Film Festivali’nde beğeni topladı. Marcelo Rubens Paiva’nın aynı adlı anı kitabının bir uyarlaması olan I’m Still Here, 1964 yılında Marcelo’nun babası askeri rejim tarafından yakalanmasını ve annesinin bir aktiviste dönüşme hikâyesini anlatıyor. Venedik’ten gelen yorumlar, Salles’in bu hikâyeyi, benzer politik filmlerde görmeye alışık olduğumuzdan daha samimi bir pencereden ele aldığını söylüyor.
Bir Salyangozun Anıları / Memoir of a Snail, MetaCritic puanı: 84
2009 yapımı Mary and Max ile övgü toplayan Adam Elliot, yıllar sonra yine beğeni kazanan bir animasyon filmle döndü. Mary and Max gibi el yapımı bir stop-motion filmi olan Memoir of a Snail, hem izleyicilerden hem de eleştirmenlerden epey olumlu yorumlar alıyor. Filmin MetaCritic puanı bugün itibarıyla 84.
*Film, Türkiye’de 6 Aralık’ta gösterime girecek.
Rumours, MetaCritic puanı: 70
Günümüz sinemasının en özgün, en nevi şahsına münhasır yönetmenlerinden olan Guy Maddin’in, Rumours ile bugüne kadarki en ana akım, genel izleyiciye en çok hitap edebilecek filmine imza attığı söyleniyor. Yine de Maddin’in tuhaf üslubunun herkese göre olmadığını belirtmemiz gerekiyor. Ancak Maddin sinemasını sevenler veya Filmekimi’nde alışık olmadıkları türden bir film izlemek isteyenler için Rumours iyi bir tercih olabilir. Başrolde Cate Blanchett’ın olduğunu da not düşelim.
Bird, MetaCritic puanı: 70
Bird, Andrea Arnold (Fish Tank, American Honey)’nin imzasını taşıyor olmasıyla bu yıl Cannes Film Festivali’nin en merak edilen filmlerinden biriydi. Ancak film Cannes’da beklendiği kadar büyük bir etki yaratamadı. Bird, eleştirmenlerden genel olarak olumlu yorumlar alsa da Arnold filmografisindeki yeri alt sıralarda olacak gibi görünüyor. Yine de Andrea Arnold filmi olması itibarıyla, bu yıl Filmekimi programında şans verilebilecek yapımlar arasında yer alıyor.
Hayırlı Evlat / Good One, MetaCritic puanı: 87
India Donaldson’ın ilk uzun metrajlısı olan Good One, bu yıl hem Sundance’te hem de Cannes’da gösterildi ve her iki festivalde de oldukça olumlu yorumlar aldı. Babasıyla kampa giden genç bir kızın beklenmedik bir karşılaşma sonrası babasına ve kendisine dair çizdiği rolleri sorgulamaya başladığı Good One’ın MetaCritic puanı 87 ki bu da filmin ne kadar beğenildiğini gözler önüne seriyor.
Gün Doğarken / Ljósbrot / When the Sun Brakes, MetaCritic puanı: 80
Rúnar Rúnarsson imzalı When the Sun Brakes, bu yıl Cannes Film Festivali’nde övgü toplayan filmlerden biri oldu. Cannes’ın Belirli Bir Bakış bölümünün açılış filmi olan When the Sun Brakes, “travmatik birkaç günde geçen, gergin ve dokunaklı bir büyüme hikâyesi” olarak tanımlanıyor.
Vermiglio, MetaCritic puanı: 77
Maura Delpero imzalı Vermiglio, dünya prömiyerini yaptığı Venedik Film Festivali’nde Jüri Büyük Ödülü’nü kazandı. Aynı zamanda eleştirmenlerden de genel olarak olumlu yorumlar aldı. Film, II. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru, İtalyan Alpleri’nin tepelerindeki dağ köyü Vermiglio’da geçiyor. Tüm dünyayı sarsan dev trajedi sona ererken, bu İtalyan köyündeki bir aile kendi felaketiyle yüzleşiyor.
Düzen / The Order, MetaCritic puanı: 72
Justin Kurzel (Macbeth, Assassin’s Creed)’in önce Venedik’te, sonra da Toronto’da gösterilen yeni filmi The Order, genel olarak olumlu yorumlar aldı. Ancak birkaç önemli yayından geçer not alamamış olması filme temkinli yaklaşmamıza sebep oluyor. Yine de gerek ana akım sinemaya yakın duran anlatımı, gerekse Jude Law, Nicholas Hoult, Tye Sheridan, Jurnee Smollett gibi tanınmış isimleri barındıran kadrosuyla The Order, Filmekimi’nde daha risksiz bir film arayanlar için iyi bir seçenek olabilir.
Kısa Süre İçinde Gösterime Girecek Olanlar
Anora, vizyon tarihi: 1 Kasım
Bu yıl Cannes’da Altın Palmiye’yi kazanan Anora, kesinlikle Filmekimi programındaki en heyecan verici filmlerden biri. Ama aynı zamanda kaçırdığımıza çok da üzülmeyeceğimiz bir yapım. Zira film Türkiye’de 1 Kasım’da gösterime girecek. Bu yüzden Filmekimi’nde Anora’yı izleyemeyenlerin çok da uzun süre beklemesi gerekmeyecek.
Yandaki Oda / The Room Next Door, vizyon tarihi: 1 Kasım
Anora gibi 1 Kasım’da Türkiye’de gösterime girecek olan bir diğer film de Pedro Almodóvar imzalı The Room Next Door. Venedik’te Altın Aslan’ı alan kazanan film, genel olarak olumlu yorumlar almış olsa da Venedik’ten gelen yorumlar bunun Almodóvar’ın en iyi filmlerinden biri olmadığını söylüyor. Filme dair eleştirileri derlediğimiz yazıya buradan ulaşabilirsiniz.
Joker: İkili Delilik / Joker: Folie à Deux, vizyon tarihi: 4 Ekim
Yeni Joker filmi, 4 Ekim’de, yani Filmekimi’ndeki özel gösteriminden sadece bir gün sonra Türkiye’de gösterime girecek. Bu yüzden Filmekimi’nde sınırlı sayıda film izleyeceklerin rahatlıkla listelerinden çıkarabilecekleri bir film.
Emilia Pérez, Dijital yayın tarihi: 13 Kasım
Emilia Pérez, bu yıl Cannes’da en çok ses getiren filmlerden biriydi. Gerek konusu, gerekse oyuncu kadrosuyla epey dikkat çeken film, genel olarak epey iyi yorumlar aldı ama filmi hiç beğenmeyen bir eleştirmen kitlesi de var. Filmin aldığı tüm övgülere rağmen MetaCritic puanının 71’de kalması da biraz bundan. (Cannes’daki eleştirmenlerin filme dair yorumlarını derlediğimiz yazıya buradan ulaşabilirsiniz.) Fransa’nın Oscar aday adayı olarak seçtiği film, ödül sezonunda da adından söz ettirmeye devam edecek gibi görünüyor. Bu yüzden Emilia Pérez, görülmesi gereken filmler arasında yer alıyor. Ne var ki film kısa süre içerisinde dijitale gelecek. ABD ve Birleşik Krallık gibi ülkelerde 13 Kasım’da Netflix’te yayınlanacak olan Emilia Pérez, Türkiye’de ise MUBI’de izleyici ile buluşacak. Filmin MUBI’de yayınlanacağı tarih henüz netlik kazanmış değil.
Super/Man: The Christopher Reeve Story, dijital yayın tarihi: 1 Kasım
Superman rolüyle özdeşleşen isimlerden biri olan Christopher Reeve’in trajik hikâyesini anlatan Super/Man: The Christopher Reeve Story, bu yıl adından en çok söz ettirecek belgesel olacak gibi görünüyor. En İyi Belgesel kategorisinde Oscar adaylığı almasına kesin gözüyle bakılan Super/Man, eleştirmenler tarafından da epey beğenildi. Filmin MetaCritic puanı 84. Film, Türkiye’de gösterime girmeyecek ama 1 Kasım’da dijital yayını gerçekleşecek. Film, bu tarihten itibaren iTunes ve Amazon Video gibi öde-izle servisleri üzerinden izlenebilecek.
Sapkın / Heretic, vizyon tarihi: 8 Kasım
Hugh Grant’in başrolünü üstlendiği bu korku filmi, genel olarak olumlu yorumlar aldı. Filmin MetaCritic puanı 68. Ne var Filmekimi’nde izleme şansı yakalamayanların Heretic için uzun süre beklemesi gerekmeyecek. Film, 8 Kasım’da Türkiye’de gösterime girecek.
Monte Kristo Kontu / Le comte de Monte-Cristo / The Count of Monte-Cristo, vizyon tarihi: 18 Ekim
Le comte de Monte-Cristo, Filmekimi’nde daha ana akım, daha garantili bir film arayanlar için şans verilebilecek filmlerden biri. Sanat tasarımı ve etkileyici aksiyon sekanslarıyla dikkat çeken filmin yaklaşık üç saatlik süresine rağmen epey keyifli bir seyirlik sunduğu söyleniyor. Ne var ki film, daha Filmekimi bitmeden Türkiye’de vizyona girecek. Bu yüzden öncelik listesinde aşağılarda kalabilir.
The Apprentice: Trump’ın Hikâyesi / The Apprentice, vizyon tarihi: 18 Ekim
Ali Abbasi (Border, Holy Spider)’nin imzasını taşıyan The Apprentice, ABD’nin pek tartışmalı eski başkanı Donald Trump’ın gençlik yıllarına odaklanıyor. Sebastian Stan, Jeremy Strong, Maria Bakalova gibi isimlerin rol aldığı film, provokatif konusuna rağmen beklediği ilgiyi görmedi. Filmin MetaCritic puanı 60 ama özellikle saygın yayınlardan geçer not alamamış olması dikkat çekiyor. Film, 18 Ekim’de gösterime de girecek. Bu yüzden The Apprentice’i Filmekimi’nde es geçilecek filmler arasına rahatlıkla yazabiliriz.
Keşfe Açık Olanlar İçin
Ben Değilim / C’est pas moi / It’s Not Me, MetaCritic puanı: –
C’est pas moi ilk başta Leos Carax’ın yeni filmi olarak lanse edilmiş olsa da ortaya çıkan sonuç 42 dakikalık deneysel bir kısa film oldu. C’est pas moi, Carax’a ve onun dünyasına dair bir otoportre olarak tanımlanıyor. Bu yüzden daha çok Leos Carax hayranlarına ve deneysel işler görmek isteyenlere hitap eden bir yapım.
A Different Man, MetaCritic puanı: 77
Bu yıl hem Sundance’te hem de Berlin Film Festivali’nde dikkat çeken filmlerden biri olan A Different Man, başrol oyuncusu Sebastian Stan’e Berlin’de En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazandırdı. Yüzündeki şekil bozukluğunu neredeyse tamamen gidermek için çok kapsamlı ve deneysel bir ameliyat geçiren Edward’a odaklanan film, toplumun ve kişinin bedenle ilişkisi ve güzellik-çirkinlik algıları üzerine çarpıcı bir hikâye anlatıyor. A Different Man, biraz De Palma’dan, biraz Cronenberg’den izler taşıyan bir film olarak tanımlanıyor ki bu tanımlama, yeni bir keşif peşinde olanların A Different Man’e bir şans vermesi için yeterli olabilir.
Beç Tavuğu Olmak Üzerine / On Becoming a Guinea Fowl, MetaCritic puanı: 80
Zambiya yapımı bu kara komedi filmi, bu yıl Cannes’in Belirli Bir Bakış seçkisinde En İyi Yönetmen ödülünü kazanarak dikkatleri üzerine çekti. Korku ve komedi türlerini harmanlayan film, eleştirmenlerden de genel olarak olumlu yorumlar aldı. Filmin MetaCritic puanı bugün itibarıyla 80. On Becoming a Guinea Fowl, kara komedi türünü sevenler ya da daha tuhaf filmlere şans vermekten kaçınmayanlar için bu yılın dikkat çekici keşiflerinden biri olabilir.
Limonov / Limonov: The Ballad, MetaCritic puanı: 61
Kirill Serebrennikov (Leto, Petrov’s Flu), şu anda Avrupa sinemasının en heyecan verici yönetmenlerinden biri. Bu yüzden yeni filmi Limonov da heyecanla bekleniyordu. Ama film, prömiyerini yaptığı Cannes’da eleştirmenleri ikiye böldü. Filmden övgüyle söz edenler olduğu gibi yerin dibine sokanlar da var. Bu yüzden Limonov için, Kirill Serebrennikov sinemasını sevenlerin ve keşfe açık olanların şans verebileceği riskli bir film diyebiliriz.
Armand, MetaCritic puanı: 69
The Worst Person in the World filmiyle dikkat çeken Renate Reinsve’nin başrolünü üstlendiği Armand, bu yıl Cannes Film Festivali’nde Altın Kamera (En İyi İlk Film) ödülünü kazandı. Film, 6 yaşındaki bir çocuğun okuldaki en iyi arkadaşı tarafından suçlanmasıyla başlıyor. İki çocuk arasında tam olarak ne yaşandığını kimse bilmiyor olsa da bu suçlama yetişkinler arasında gitgide derinleşen bir krizin çıkması için yeterli oluyor. Ingmar Bergman ve Liv Ullmann’ın torunu olan Halfdan Ullmann Tøndel’in imzasını taşıyan film, genel olarak olumlu yorumlar aldı.
Dönüş / The Return, MetaCritic puanı: 65
Uberto Pasolini’nin imzasını taşıyan film, Homeros’un antik destanı Odysseia’yı yeniden ele alıyor. Joseph Fiennes ve Juliette Binoche gibi iki önemli ismi The English Patient’tan yıllar sonra yeniden bir araya getiren The Return, dünya prömiyerini yaptığı Toronto Film Festivali’nde öyle çok ses getirmemiş olsa da genel olarak olumlu yorumlar aldı.
Ateşle Oynamak / Jouer avec le feu / The Quiet Son, MetaCritic puanı: –
Usta oyuncu Vincent Lindon’a Venedik’te En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazandıran The Quiet Son, genel olarak olumlu yorumlar almış gibi görünse de henüz bir karara varmak için yeterli eleştirinin yayınlanmadığı filmlerden biri. Bu yüzden The Quiet Son da yalnızca yeni keşifler peşinde olanlara önerebileceğimiz bir yapım.
Eleştirmenlerden Geçer Not Alamayanlar
Oh, Canada, MetaCritic puanı: 59
First Reformed sonrası kariyerinde yeni bir evre açan ve üst üste dikkat çekici işlere imza atan usta sinemacı Paul Schrader, son filmi Oh, Canada’da ise biraz tökezlemiş gibi görünüyor. Schrader’ın vasat, hatta bazıları tarafından vasat altı bulunan son filmi, yönetmenin sıkı hayranlarını bile pek memnun edemedi.
Kefenler / The Shrouds, MetaCritic puanı: 57
The Shrouds, David Cronenberg filmi olmasıyla epey merak uyandırıyor olsa da maalesef Cannes’dan gelen yorumlar pek iç açıcı değil. MetaCritic puanı bugün itibarıyla 57 olan The Shrouds, Cronenberg’in etkileyici filmografisinin en zayıf işlerinden biri olarak değerlendiriliyor.
Su Perisi / Parthenope, MetaCritic puanı: 57
Paolo Sorrentino (The Great Beauty, The Young Pope)’nun yeni filmi Parthenope, bu yılın en merak edilen filmlerinden biriydi. Ancak Cannes’dan gelen yorumlar, bunun Sorrentino’nun bugüne kadarki en zayıf işlerinden biri olduğunu söylüyor. Filmin Cannes sonrası aldığı yorumlar da pek iç açıcı değil. Öyle ki MetaCritic’teki puanı (57) bile, Parthenope’un yarattığı hayal kırıklığını tam olarak karşılamıyor gibi görünüyor.
İkinci Perde / Le Deuxième Acte / The Second Act, MetaCritic puanı: 57
Quentin Dupieux’nün Léa Seydoux, Vincent Lindon, Louis Garrel, Raphaël Quenard gibi isimleri bir araya getiren son filmi The Second Act, bu yıl Cannes Film Festivali’nin en merak edilen filmlerinden biriydi. Absürtlüklerle bezenmiş filmlere imza atan Quentin Dupieux’nün sinema sektörüne ayna tuttuğu bu meta film, yönetmenin en az sevilen filmlerinden biri oldu. Gerçi Dupieux’nün sinemasını sevenler ve absürt komedilerden hoşlananlar, bu kötü yorumlara rağmen The Second Act’e bir şans vermek isteyebilir.
Onların Ardından Çocukları / Leurs enfants après eux / And Their Children After Them, MetaCritic puanı: 57
And Their Children After Them, IndieWire ve The Guardian gibi bir iki önemli yayından yüksek puan almış olsa da genel olarak eleştirmenleri memnun edemedi. Filmin MetaCritic puanı 57.
Marcello Mio, MetaCritic puanı: 47
Marcello Mio, iki efsanevi oyuncunun, Marcello Mastroianni ve Catherine Deneuve’ün kızı olan Chiara’ya odaklanıyor. Chiara bir yaz babası gibi davranmaya, onun gibi giyinip, onun gibi yaşamaya karar veriyor. Marcello Mio konusu itibarıyla ilgi çekici olsa da Cannes’dan gelen eleştiriler filme dair heyecanımızı söndürdü. Christophe Honoré’nin filmi pek beğenilmedi.
Pek Etki Yaratmayanlar
Sörfçü / The Surfer, MetaCritic puanı: 69
Nicolas Cage’in başrolünü üstlendiği The Surfer, dünya prömiyerini bu yıl Cannes’da yaptı ama festivalde kayda değer bir etki yaratmayı başaramadı. Filmin MetaCritic puanı vasat üstü olsa da eleştirilerin içeriğine baktığımızda filme dair öyle çok etkileyici şeyler söylenmediğini görüyoruz.
Balkondaki Kadınlar / Les femmes au balcon / The Balconettes, MetaCritic puanı: 63
Oyuncu kimliğiyle tanıdığımız Noémie Merlant (Portrait of a Lady on Fire)’ın yönettiği The Balconettes gene olarak olumlu yorumlar almış olsa da bu yılın öne çıkan filmlerinden biri olduğunu söylemek pek mümkün değil. Bu yüzden öneri sıralamamızda da daha aşağılarda kalıyor.
Dünyanın Sonuna Üç Kilometre / Three Kilometres to the End of the World, MetaCritic puanı: 61
Three Kilometres to the End of the World, bu yıl Cannes’da Kuir Palmiye’yi kazanan film oldu. Ancak bunun ötesinde festival sezonunda öyle büyük ses getirdiğini söylemek pek mümkün değil.
Diva Futura, MetaCritic puanı: –
Diva Futura, eleştirmenlerden olumlu olduğu kadar olumsuz da yorumlar alan bir film. Bu yılın Filmekimi seçkisindeki kayda değer yapımlardan biri olduğunu söylemek zor. Eğer Filmekimi sırasında izleyebildiği her filmi izleyen ender izleyicilerden biri değilseniz, Diva Futura’yı rahatlıkla es geçebilirsiniz.
Aile / Familia, MetaCritic puanı: –
Francesco Costabile imzalı Familia, bu yıl Filmekimi programındaki en düşük profilli yapımlardan biri. Venedik’te Horizons seçkisinde gösterilen film, buradan ödülle döndü ama bunun ötesinde filme dair duyumlarımız oldukça kısıtlı. Filmin İKSV tarafından paylaşılan tanıtım yazısı şöyle:
“Roma, 2000’lerin başı… Radikal bir çetenin mensubu olan genç Luigi, kardeşi Alessandro ve anneleri Licia ile birlikte yaşamaktadır; sürekli şiddet uygulayan babası Franco on yıldır hapistedir. Franco hapisten çıkar ve tıpkı eskiden olduğu gibi çocuklarını ve ailesini geri ister ama bunca yıldır hiç değişmediği ortadadır, hâlâ dokunduğu her şeyi zehirler. Babasıyla karşı karşıya gelen Luigi geçmişiyle yüzleşmek, kendi haline ve hayatına bakmak zorunda kalacaktır.”
Bağlılık / L’Attachement / The Ties That Bind Us, MetaCritic puanı: –
Venedik’in Horizons bölümünde gösterildikten sonra sessiz sedasız Filmekimi’ne gelen bir diğer film de The Ties That Binds Us. Filmin İKSV tarafından paylaşılan tanıtım yazısı şöyle:
“Bağlılık, modern aile yapılarının zorluklarını irdelerken üç karakter etrafında gelişiyor. İçinde sevme gücünü bulmaya çalışan genç bir baba… Çocuk yapmamaya ve bekâr kalmaya kararlı, feminist bir kütüphaneci… Yeni bir aile yapısında kendine yer bulmaya çalışan altı yaşında bir çocuk… Yönetmen Carine Tardieu, bu karakterlerin özlemlerini, korkularını ve seçimlerini ortaya koyarak, insanların nasıl aileler kurduklarını farklı biçimlerde perdeye aktarıyor.”
Köpek Davası / Dog on Trial, MetaCritic puanı:
Bu yıl Cannes’da gösterilen Fransa yapımı filmlerden biri olan Dog on Trial, festivalde pek bir etki yaratamamıştı. Filmin tanıtım yazısı şöyle:
“Umutsuz Dairuch, sadık köpek arkadaşı Cosmos’u savunmasını isteyince, açık fikirli bir avukat olarak Avril buna karşı koyamaz. Köpek bir müvekkili savunmak ne kadar saçma gelse de böylece hukuk sisteminin tavizsizliğiyle yüzleşmek, hem kadın hem de hayvan haklarını cansiperane savunmak zorunda kalacaktır…”